YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Büyük bütçeler ayırdık, kocaman kampüsler yaptık. Her şehre üniversite açtık, yurtlar, pansiyonlar, modern tesisler inşa ettik. Vakıf üniversiteleri, ikinci öğretim (geçen yıl kaldırıldı), açık öğretim derken bir milyon yüz bin olan çağ nüfusuna, bir milyon iki yüz bin kontenjan sunduk. Kontenjanları artırınca eksi netlerle girilebilen bölümlerimiz oldu.
Bütün bunları yaparken felsefemiz neydi, sormadık. Yirmi yıl önce sormadığımız soruyu şimdi soruyoruz. Bu da bir gelişmedir deyip Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve zorunlu eğitim tartışmalarını dayandırdığı yeni eğitim felsefesinin, yükseköğretimi de şekillendirmesinin önünü açabiliriz.
Diplomaların değil becerilerin geçer akçe olduğu, mesleklerin değişip dönüştüğü, yeni çalışma alanlarının ortaya çıktığı ve hızla yayıldığı bir dönemde yükseköğretimin; hayatın gerçeklerinden uzak, “olabildiğince fazla insanımız üniversite mezunu olsun” mantığı ile devam etme, ülkemizin de bu maliyeti karşılama şansı yok ne yazık ki. Büyük bütçeler ayırarak gençlerimizi yanlış eğitmek, oyalamak, hayattan koparmak, geleceğimizi kurtaracak bilim dünyasının yapacağı iş olmasa gerektir.
Yükseköğretimde cüsseden kaliteye, gelenekselden güncele ve teoriden hayatın gerçeklerine giden bir dönüşüme ihtiyaç vardır. Dönüşebilen bölümleri dönüştürmek, işlerliği kalmayan bölümleri kapatmak, açılması gereken yeni bölümleri açmak gerekmektedir. Herkesin üniversite okuyabildiği, üniversite kazanmanın anlamsız hale geldiği yerde, üniversite diplomalarının lise diploması işlevi gördüğünü tecrübe etmiş olduk.
Sendikamızın, İbni Haldun Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği, Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Kongresi, üniversitelerimizin geniş katılım gösterdiği ve önemli konuların işlendiği verimli bir tartışma ve istişare ortamına dönüştü. İşlenen konuların, sunulan bildirilerin yanında kongremiz, yükseköğretimin ne kadar konuşulmaya ihtiyaç duyulduğunu gösterdi.
Yükseköğretime dair izleme ve değerlendirme raporu yayınlayarak önerilerde bulunan sendikamızın bu kongresinden sonra, her yıl belirli konuların işleneceği kongreler, çalıştaylar, sempozyumlar yapılacaktır. Kongrede, yükseköğretimin felsefesini sorgulayan oturumdan akademik yükselme kriterlerine kadar her biri tek başına kongre konusu olabilecek birçok konu işlendi. Bu yönü ile gelecekte işlenecek başlıklar da aslında şimdiden belirlenmiş oldu.
Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması derken ayrıntıya girmeden, öncelikle birçok problemin asıl kaynağı olan kök problemlere odaklanmak isabetli olacaktır. Özgür ve özgün olması gereken üniversitelerimiz; hocaların gelecek kaygısı ile sustuğu, liyakat ilkesinin açık ve kabaca ihlal edilebildiği, etik kurulun adeta çalışmadığı, denetim sisteminin etkisiz, keyfi uygulamaların yaygın olduğu, yetki-sorumluluk-hesap verebilirlik ayarının bozulduğu yerler halindeyse, bizim beklediğimiz değişim dönüşüm hiçbir zaman olmayacak demektir.